Çok değerli iki dostum ve dava arkadaşım Ziya SÖZEN ve Abbas GÜNDÜZ ile FETÖ terör örgütünün ÇATI DAVASI’NI yakından takip etmek için Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki Ankara 17'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeyiz. İki dava arkadaşım hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra Mahkemedeki izlenimleri sizlerle paylaşacağım.(Ziya SÖZEN: Babası Paşa SÖZEN, Bingöl Merkez Gökçeli Köyünde Geçici Köy Korucusu olarak görev yaparken 12.06.1994 tarihinde PKK’lı teröristlerle girdiği silahlı çatışmada şehit edilmiştir. Bu tarihten itibaren Şehit Aileleri, Gazileri ve Köy Korucuların hep yanında olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Ayrıca onların özlük hak ve hukuklarını sürekli takip ederek gerekli durumlarda devletin ilgili birim ve yetkilileri ile görüşmeler sağlayarak bu konularda başarılı adımlar atmaktadır. Hizmetlerini ve çalışmalarını onlarca sayfaya yazsam sığdıramam. Lakin bizzat şahsım ve milyonların şahit olduğu bir çalışması var ki yazmalıyım. "Bu referandum, yüzyıl boyunca bizi bu coğrafyadan silip atmaya çalışanlarla bu coğrafyada kalmaya çalışanların mücadelesi olacaktır." sloganı ile Doğu ve Güneydoğu’da il il, ilçe ilçe, köy köy dolaştı ve 10 binlerin katıldığı mitingler düzenledi. “Geleceğimiz için, vatanımız için referandumda 'EVET' oyu kullanacağız ve Sayın Cumhurbaşkanımızın yanındayız” dedi ve çok şükür 16 Nisan’da da Doğu ve Güneydoğu oylarının 40 artmasında kendisinin ve ekibinin çok büyük katkıları oldu. (Abbas GÜNDÜZ: Mardin’de PKK terör örgütü ile girdiği bir çatışmada dört PKK’lı teröristi etkisiz hale getirmiş ve Gazi olmuştur. Sonra Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı Genel Başkanı görevini yürütmüştür. Aynı zamanda Engelsiz Yaşam Federasyonu Başkan Yardımcılığı görevi ile binlerce engelli kardeşimize ekibi ile yardım eli uzatmaktadır.)
Fethullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin de aralarında bulunduğu 221 sanık hakkında açılan davanın görüldüğü Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesindeyiz. Firari FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, 16 Haziran'a kadar görülecek davanın 1 numaralı sanığı olarak yargılanıyor. Eski Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi Akın Öztürk, eski Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral İlhan Talu, eski Genelkurmay Personel Daire Başkanı Mehmet Partigöç, eski Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Mehmet Dişli, eski Cumhurbaşkanı Başyaveri Ali Yazıcı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın eski emir subayı Levent Türkkan ve eski Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü görevlisi Muhammet Uslu da sanıklar arasında yer alıyor.
İlk savunma Akın Öztürk’ten: “Hain darbe girişimiyle ilgim, hiçbir katkım, hatta haberim bile yoktur. Ben bu rütbe ve yaşa gelmiş bir insan olarak silah arkadaşlarıma silah doğrultacak bir insan değilim. Şehit aileleriyle aynı acıları paylaşıyorum.” dedi.
Eski Kurmay Albay Ahmet Özçetin, hakkında isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini, neden "Yurtta Sulh Konseyi" üyeliğiyle suçlandığı hakkında fikrinin bulunmadığını öne sürdü.
Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar'ın yaveri Yarbay Levent Türkkan: ''Benim her yanım dağılmış, 10 gün kendime gelememişim, ölmemden korktukları için serum bağlandı, röntgenim çekildi. Samimi ifadem yok, sanıklar hakkındaki iddialar buna dayandırılmasın."dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Eski Başyaveri Kurmay Albay Ali Yazıcı, “Darbeyi 15 Temmuz’da öğrendim. Darbeyi kimin yaptığını 10 aydır düşünüyorum, ben de işin içinden çıkamadım” dedi.
Eski Kurmay Albay Cemil Turhan, aldığı emirler doğrultusunda yayınladığı beş mesaj dışında darbe girişimine iştirak etmediğini, silah kullanmadığını ve ‘FETÖ’ üyesi olmadığını savundu. "TSK içinde 3 farklı ekip var. Darbe girişimini sadece FETÖ'cülerin yaptığını söyleyemem." şeklinde ifade verdi
‘FETÖ’nün kara kuvvetleri imamı’ Eski Kurmay Albay Bilal Akyüz, suçlamaların hiçbirini kabul etmedi, aracında bulunduğu iddia edilen notların kendisine ait olmadığını ve kendisine kumpas kurulduğunu savundu.
Eski Tuğgeneral Erhan Caha, suçlamaları kabul etmedi, darbenin askeri görünümlü sivil bir darbe olduğunu düşündüğünü söyledi ve “Bu vahim ve menfur darbe teşebbüsü, Genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları ve MİT müsteşarının, planı, bilgisi ve kontrolü dahilinde olmuştur” dedi.
Eski Kurmay Albay Fırat Alakuş, “darbe teşebbüsünde doğrudan ya da dolaylı bir şekilde icraatım olmadı diye düşünüyorum. Ben ve timimin darbeciler tarafından tuzağa düşürüldüğüne inanıyorum.” dedi.
Eski Yarbay Halil Gül "Yurtta Sulh Konseyi" adı altında bir konseyin bulunduğuna da inanmadığını kaydetti ve "Genelkurmay Başkanını kurtardım.” dedi. Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in "Darbeyi kim yaptı?" sorusu üzerine Gül, "Silahlı Kuvvetler, biz ne yaptık, bu FETÖ denilen şey TSK'ya ne yaptı, nasıl bizi tongaya düşürdüler dedim. Ben şu anda hiçbir şey anlamıyorum. Bunu inşallah çözersiniz. Birileri, birilerini kandırdı." ifadesini kullandı.
Eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş “Ben bir askerim. ‘Darbeciyim’ demedim, ‘Darbeye katıldım’ diyorum. Ben FETÖ’cü değilim” dedi.
Eski Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral İlhan Talu mahkemedeki ifadesinde, "Partigöç hakkında PDY (paralel devlet yapılanması) kaydı olduğunu bildiğim için mesajların altında onun ismini görünce bunun FETÖ’cü bir kalkışma olduğunu anladım" dedi. “Telefon diplomasisiyle birlik komutanlarına darbe girişiminin Genelkurmay Başkanının bilgisi dahilinde olmadığını söyleyerek terörist darbe girişimini önleyen kişiyim" dedi ve tahliyesini istedi.
Dünyada FETÖ terör örgütü kadar profesyonel yalan söyleyen başka bir örgüt yoktur. Savunma için ağız birliği yaptıkları net bir şekilde göze çarpan sanıkların, işlerine gelmediği durumlarda 'bilmiyorum, hatırlamıyorum' gibi yalanlara sığındıkları açıkça görülmektedir. Ayrıca şimdi sıra “çamur at, izi kalsın” mantığı ile hareket ederek, üst akıldan aldıkları talimatlarla herkesin kafasını bulandıran ve herkese suç atan ifadeler veriyorlar. Hemen hepsi iddianamedeki suçlamaları kabul etmedikleri gibi, birbirlerini kollama ve koruma mantığı ile ifade vermeye devam ediyorlar. “Ben suçlu değilim ama, ….. sanık hakkında FETÖCÜ olduğu söylense de hiçbir yanlışını görmedim ve çok çalışkan bir arkadaş” gibi savunmalar yapmaktalar. İlhan TALU darbe gecesi sözde kendisini makam odasına kapısını kilitleyerek saklamış, buradan da kıtaları darbeye karşı sevk-idare etmiş. Sormazlar mı eski korgeneral size; önce kendi karargahını sevk-idare etmeyen biri nasıl olur da kıtaları sevk ve idare eder? Yine sormazlar mı senin kanın ve canın 249 Şehitten daha mı değerli? Sormazlar mı sana darbenin yapıldığı saatte sen Genelkurmay Karargahının en rütbeli komutanıydın neden saklandın ve kimlerle saklandın? Darbe başarılı olsaydı bugün hangi makamda olacaktın?
Ey İlhan TALU, eski bir asker olarak sadece şunu bilir şunu söylerim: Kolordu Komutanlığı görevinde bulunmuş bir generalin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yönetimini darbeyle ele geçirmek ve Türkiye’yi bölmek için milletin üzerine bombaların ve mermilerin yağmur gibi yağdığı ve yüzlerce şehidin verildiği bir anda kapısını kilitleyip ve saklanmak, en az FETÖ terör örgütü mensubu olmak kadar suçtur. Bu makamda ve rütbede birinin inine girip saklanması, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve bu millete en büyük saygısızlıktır. Sözde kimsenin FETÖ terör örgütünden ve darbeden haberi yok madem, o kadar kafanız basmıyor da, nasıl general, albay, yarbay oldunuz da koca bir orduyu, kıtayı sevk ve idare ettiniz. Yoksa bu hain darbeyi FETÖ’nün üç harflileri mi yaptı?
|