|
||
![]() |
DÜNDEN BUGÜNE GÜVENLİK KORUCULUĞU SİSTEMİ | |
Dr. İmbat Muğlu | ||
imbat.muglu@facebook.com | ||
Yıl 15 Ağustos 1984 günü saat tam 21:30'u gösteriyordu. Maşa PKK terör örgütü o gün Siirt'te Eruh'a, Hakkâri'de Çukurca ve Şemdinli'ye, Van'da ise Çatak'a aynı anda saldırdı ve o gün Türkiye Cumhuriyeti Devleti satılmış kanlı teröre ilk şehidini verdi. Bir nöbetçi er, Süleyman Aydın şehit düşmüştü bu eşzamanlı saldırılarda. Bebek katili PKK terör örgütünün eylemlerinin yoğunluk kazanması, terör örgütünün özellikle engebeli ve ulaşılması güç bölgelerde dağınık bir şekilde kurulmuş yerleşim birimlerinde yaşayan vatandaşlarımıza yönelik katliamlara girişmesi ve bugüne kadar süregelen yıllarda şehit Süleyman Aydın'ı binlerce silah arkadaşı takip edecek ve bu kanlı terör örgütü her geçen gün Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde dış mihrakların desteğini alarak daha da büyüyecekti. Büyüdükçe de bebek, çocuk, kadın, erkek, yaşlı, genç demeden masum insanımızı, kimisini anne karnında, kimisini beşikte, kimisini gelinlik-damatlık çağında, kimisini de “anasının kınalı kuzusu” olduğu çağlarda acımasızca, kalleşçe, haince vurdular, kimisi şehit, kimisi gazi oldu. Hal bu olunca, durur mu milletim, durur mu Asımın nesli... İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek… “Asım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek!” On yıllar önce Türk Milletine bu coşkun duygularla seslenen Akif ne kadar içten, ne kadar da inanç doluydu milletine... “işte o gün, bugündür” dedi Anadolu’mun bağrı yanık genci, yaşlısı. Çünkü bölge bir kan deryasına dönmüş, toz, duman kasırgaları, kara bulutlar kaplamıştı aziz vatanın doğu ve güneydoğusunu. Kiminin evi, bağı, köyü, yurdu yakıldı, kiminin bebeği, kardeşi, kızı, yâri, yareni gözünün önünde katledildi. Milletimin evlatları hiçbir karşılık beklemeden ve almadan gönüllü olarak KORUCULUK yaparak dur dedi bebek katili PKK’ya. Bu yiğitlerden genç olanlar ana eliyle, evli olanlar eşlerinin eliyle kınalanıp kınalanıp bayramlık koçlar misali gümbür gümbür gittiler ölüme. Bu ülke için, gelecek günler için, vatan, namus, için… Akif haklıydı. Bu nesil, ecdadına layık, şanlı mazisine layık, milletinin adına layık, her şeyden fazla ”insanlığına” layık, kutlu bir nesildi. Kimisi daha ortaokul, lise sıralarındayken ya da köyünde, bağda bahçede mahsul toplarken, kimisi de beşikte gözünün önünde bebeği katledilmiş bir baba iken, kimisi Ziya SÖZEN gibi babası şehit edilmiş 13 yaşında bir delikanlı iken, kimisi Bingöllü kardeşim Yavuz ARİ gibi dedesi gözlerinin önünde diri diri yakılıp şehit edilmiş bir aslan parçası iken, bütün bu yaşananlara inat gönüllü olmuştu KORUCU olmaya ve gönüllü olmuştu şahadete gitmeye. Vatanı candan aziz bilmişler, o yar için serden geçmişlerdi. Onlar düşünmeden canlarını verdiler ve halen de veriyorlar o canı vatana, vatan can buldu o yiğitlerin kanlarıyla. İşte bu yiğitler, 1984´te başlayan koruculuğun ilk 8 yılı ücretsiz geçtikten sonra, 1992´den itibaren maaş almaya başladılar ama hiçbir sağlık güvencesi olmadan, vatan savunması için hiç tereddüt etmeden bebek katili PKK ile savaşmaya devam ettiler. Bir süre sonra Köy Kanunu’nun 74. maddesine 2005 yılında ilave edilen hükümle; “hiçbir sosyal güvenlik kurumunun güvencesi altında bulunmayan geçici köy korucuları ile bunların eşleri, bakmakla yükümlü oldukları anne, baba ve çocuklarının muayene, tetkik ve tedavilerinin, 3816 sayılı Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanun’da öngörülen şartlara bakılmaksızın anılan Kanun hükümlerine göre yeşil kart verilerek sağlanacağı” düzenlenmiş ve böylece o güne kadar sosyal güvenceden yoksun geçici köy korucuları ve aileleri, sosyal güvence altına alınmıştır. 2007 yılında getirilen ilave hükümlerle ise Geçici Köy Korucularının ücretleri ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. 29 Nisan 2017 tarihinde yayınlanan 690 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 442 sayılı Köy Kanunu kapsamında bulunan güvenlik korucularına yönelik önemli düzenlemeler yapıldı. Bunlar arasında sigortalılık statüsü, emeklilik, primlerin ödenmesi gibi düzenlemeler yer alıyor. Korucularımız Foça'da komando eğitimi almakta ve bu eğitimler bittikten sonra uzman çavuş olma hakkı kazanmaktalar. Özellikle eğitim yaşı tutanlar uzman çavuşluktan sonra astsubay, subay olabilecekler. Korucuların PKK’ya karşı mücadelede devlet yanında yer almaları, PKK sorununun etnik bir sorun olmadığını göstermesi bakımından çok büyük önem arz etmektedir. Korucu camiası yaklaşık 40 yıllık terörle mücadele süresince 1.800’e yakın şehit ve 2000 yaralı gazi vermişlerdir. Askerlerimiz gibi, polislerimiz gibi, kanıyla canıyla fedakârlık yapan korucularımız tüm yaşamlarını görev yaptıkları yerlerde geçirmektedir. Çünkü oralar onların memleketi… Bu yüzden 365 gün 24 saat eşkıyanın hedef tahtasındadırlar. Hayatlarının en güzel dönemlerini, en verimli çağlarını bu terör belası yüzünden yaşayamayan güvenlik korucularımız, vatan için, bizim güvenliğimiz için her şeyi göze alıyorlar Onun: “Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın, Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın, Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.” hitâbına yaraşır şekilde, şu anda ülkemize, dilimize, dinimize ve milli kimliğimize gelecek olan her türlü tehlikeye karşı, POLİSİMİZ, ASKERİMİZ, GÜVENLİK KORUCULARIMIZ ve MİLLET olarak dik durmalı, Asım’ın Nesli olduğumuzu göstermeliyiz. Dr.İmbat MUĞLU |
||
Etiketler: DÜNDEN, BUGÜNE, GÜVENLİK, KORUCULUĞU, SİSTEMİ, |
|