|
||
![]() |
Egemenlik versus TERÖRİZM | |
Dr. İmbat Muğlu | ||
imbat.muglu@facebook.com | ||
Devlet nosyonunun tarihsel süreç içerisinde geçirmiş olduğu dönüşüm, Fransız Devrimi ile birlikte en yetkin siyasal örgütlenme biçimi olan modern devlet, diğer adıyla ulus-devletin ortaya çıkışıyla sonuçlanmıştır. Bu yeni/nihai devlet biçiminin en ayırt edici özelliği ise egemenliği, egemen olmasıdır. Egemenlik, en kaba ve basit tabiriyle devletin tekelinde olan kamusal gücü ifade etmektedir. Modern düşüncenin temel taşlarından olan Max Weber’in de devleti “belli bir toprak parçası üzerinde meşru güç kullanma tekeline sahip kurum” olarak tanımlarken işaret etmek istediği nokta tam da budur. Bu tanım, modern devletin genel kabul gören tanımı olarak onu modern öncesi dönemdeki siyasal örgütlenme biçimlerinden ayırmaktadır. Egemenlik kavramı ayrıca devlet için bir yükümlülüğü de ifade etmektedir. Bu yükümlülük, siyasal ve toplumsal alanı düzenlemek için kural/norm koyma ve bu normlara uyulup uyulmadığını takip etme yükümlülüğüdür. Bu normlara uyulmaması durumunu devlet kendi egemenliğine yapılmış olan bir saldırı olarak algılar ve ona göre refleks gösterir. Demokratik bir devlette bu refleksler de yine o normların çizmiş olduğu çerçeve dahilinde gerçekleşir. Egemenlik kavramı iki farklı boyutu olan aşkın bir kavram olarak hem iç/pozitif egemenliği, hem de dış/negatif egemenliği içerir. İç egemenlik, devlet iktidarının hukuk dışında başka hiçbir güce bağlı olmaması, dolayısıyla hiçbir otorite tarafından sınırlandırılamaması, hakim olduğu sınırlar üzerinde son sözü söyleme yetkisine sahip olması durumunu ifade ederken, dış egemenlik ise devletlerin uluslararası sistemde eşit özneler olmaları ve birbirlerinin iç işlerine karışmama durumunu işaret eder. Egemenlik kavramı özet olarak bu şekilde açıklandıktan sonra, bugün neredeyse tüm dünyanın temel sorunlarından biri haline gelen ve ülkemizde de son dönemde haddinden fazla etkinlik göstermeye başlayan terör konusunu egemenlik anlayışı çerçevesinde ele almaya çalışalım. İç egemenlik anlayışı devlete, siyasal topluluk üzerinde düzen ve devamlılığı sağlayacak meşruiyet ilkesini üretmesi açısından dayanak oluşturmaktadır. Başka bir ifadeyle, bu meşruiyetin kaynağı iç egemenlik anlayışıdır. Bu anlayışın doğal sonucu ise devletin, kendisine meydan okuyan güç odaklarının önünü kesmesi, onlara fırsat vermemesi gerekliliğidir. Bu husus, vatandaşlarının huzur ve güvenliğini sağlaması için devlete yüklenmiş olan bir ödev niteliğindedir. Bu perspektiften bakıldığı zaman, bütün terör eylemleri ve bu eylemleri gerçekleştiren odaklar direk olarak devletin egemenliğini hedef almaktadır ve terörle mücadelede yetersiz kalan devlet egemenliğinden ödünç vermekte, hatta bu egemenliği bir noktada bu gruplarla paylaşmak durumunda kalmaktadır. Türkiye’nin bazı ilçelerinde gerçekleştirilen özyönetim ilanları ve terör olaylarını bu şekilde değerlendirmek konuyu anlamak açısından ufuk açıcı olacaktır. Özyönetim ilanları ve terör olayları, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin egemenliğini hedef alan açıklama ve eylemler niteliğindedir. Zaten gerçek ve ya hayali hedefleri ele geçirmek için yaygın bir korku iklimi oluşturma amacıyla organize bir grup tarafından uygulanan şiddet olarak tanımlanan terörizmin hedef tahtasına oturttuğu kavram da egemenlik kavramıdır. Bu mantık şu şekilde işlemektedir; bir taraftan bütün toplumda, devletin güvenliği tahsis edemediği, dolayısıyla can ve mal güvenliklerinin olmadığı kanaatini oluştur ve güçlendir, diğer taraftan ise özellikle bölge halkı üzerinde o bölgedeki temel egemenlik kaynağının devletten ziyade örgüt olduğu yanılsamasını kabul ettirmeye çalış. Bu düşünceyle mücadele etmenin tek yolu ise egemen güç olmanın gerekliliğini yerine getirerek, bu egemenliği hedef alan gruplara karşı mücadele etmek, devlet egemenliğine karşı yapılan saldırıları ortadan kaldırmaktır. Devletimizin bugün teröre karşı yürütmüş olduğu mücadele tam da bunun mücadelesidir. Konu özünde bu kadar basit, açık ve nettir. Anlamak isteyene… |
||
Etiketler: Egemenlik, versus, TERÖRİZM |
|