Son dönemlerde ABD ile aramızda gelişen dostluk ve siyasi ilişkiler, gerek Ortado-ğu'nun şekilllenmesinde alınan kararların her aşamasında söz sahibi olmamız gerekse Türkiye Cumhuriyeti olarak bizim de siyasi olarak alınan kararların uygulanmasında gösterdiğimiz hassasiyet ve sadakat neticesinde iyice güçlendi. Lakin bu gelişen ilişkileri tam anlamıyla değerlendirebilmek için, aramızdaki benzerliklerin ve hatta Türkiye Cumhuriyeti'nin ABD'ye adeta kardeş gibi olduğu iddialarını tarihimiz ile kanıtlamak mümkün. Geniş bir akademik araştırma gerektiren bu konuyu şimdilik kısaca analiz etmeye çalışacağım. Türkiye Cumhuriyeti, hepimizin bildiği gibi Osmanlı İmparatorluğu'nun devamı niteliğindedir. Köklü bir tarihi ve etnik yapısı mevcuttur. Bir çok imparatorluğun kaderini değiştiren 1789 Fransız İhtilali öncesinde; devlet teşkilat yapısı, hukuk sistemi, gayrimüslimlere ve tebaasına karşı hoşgörülü tutumu, devletin her kademesinin birbirini denetler nitelikte olması ve bu durumun oluşturduğu kusursuz organizasyon yapısı ile Osmanlı İmparatorluğu, çağdaşlarına her zaman örnek teşkil etmiştir. Özellikle de ekonomisinin yapıtaşı olan Timar Sistemi gücüne güç katmıştır. *** ABD'yi düşündüğümüzde ülke devlet teşkilatı olarak bizim kadar köklü bir geçmişe sahip olmayan; ancak Amerika'nın keşfinden sonra bu coğrafyada kurulan Amerika Birleşik Devletleri ve 13 Koloninin bir araya gelerek yürütmüş olduğu mücadele neticesinde 10 Mayıs 1776 yılında Amerikan Kongresi ile bağımsızlığını ilan etmiş oldu. Amerikan İhtilali'nin, Fransız İhtilali'ni ortaya çıkaran bir unsur olduğu da düşünülmektedir. Kolonizasyon hareketlerinin başlaması ile Amerika topraklarına halklarını yerleştirip bu coğrafyayı mesken tutmaları bana; aynı Anadolu Beylikleri'nin uc beyleri iken birbirleriyle mücadele etmeleri, yayılmacı ve iskan politikalarıyla toprak kazanarak, kalıcılaştırmalarını çağrıştırı-yor. Devlet politikası olarak gerçekleştirdikleri faaliyetlerin Fransız İhtilali'ne zemin teşkil etmesi, kasıtlı ya da kasıtsız kendisini yeni Osmanlı İmparatorluğuna dönüştürmede bir adım olduğu varsayılabilir. *** Aslında ABD'nin yeni oluşum sürecindeyken bir Cihan İmparatorluğu'nu örnek almış olmasının yararını; aynı Osmanlı gibi başlarda iç sorunlarla mücadele etmesi (Latin Amerikanın bağımsızlığı vb.), kendisini Avrupa diplomasisinin oyunlarından Monroe Doktrini ile koruması, hem siyasi hem ekonomik tamamen kendi kendisine yetecek bir siyasi oluşum kurmayı başarabilmiş olmasından anlayabilmekteyiz. Bi't-tabiki siyasi çıkarlar uğruna Osmanlı İmparatorluğu'nun sonunu hazırlayan unsurlarda parmağının olması doğaldır; çünkü cihad anlayışı'nı da örnek aldığı şüphesizdir. Dikkat çekmek istediğim bir başka unsur ise Timar Sistemi ile oldukça benzerlik gösteren eyalet sistemidir. Yönetimde ve ekonomik gücün oluşmasında etkisi büyük olmuştur. Keskin hukuk kuralları, kolonizasyon hareketlerinde Berat ve Bağış yöntemlerinin kullanılması, yönetimdeki hoşgörü, halka duyulan saygı (itaat- emanet ilişkisi) da ABD'yi Osmanlı İmparatorluğu'nun niteliğine taşımıştır. *** ABD, şüphesiz ki ilk oluşum sürecinden itibaren Osmanlı İmparatorluğu'nu her alanda örnek almış ve onun sonunu getiren unsurları da önündeki muhteşem örnek sayesinde engellemeyi başarmıştır. Tüm bu nedenler neticesinde dönemin şartları nedeniyle yıkımı engelleyemeyen Osmanlı'nın ruhunu yaşatan Türkiye Cumhuriyeti ile bu devleti hemen her yönüyle örnek almış olan ABD'nin bu yakınlaşmasına şaşmamak gerekir. *** Ayrıca günümüz Osmanlı İmparatorluğunu da Türkiye Cumhuriyeti olmadan düşünebilmenin imkansızlığı unutulmamalı, her ne kadar günümüz Osmanlısı desem de, Başbakanımızın faaliyetleri sayesinde bu yeni beden Osmanlı'nın ruhu da Türkiye Cumhuriyeti'dir. |