|
||
![]() |
ALLÂHÜ TEÂLÂ'YA TEVEKKÜL | |
Süleyman Göksu | ||
suleymangoksu@gmail.com | ||
Tevekkül, Allâhü Teâlâ'ya güvenmek, sebeplere sarıldıktan sonra muvaffakiyeti Allâhü Teâlâ’dan beklemektir. İnsanların, güçlerinin yetişemediği şeyleri Allâhü Teâlâ'ya bırakıp ümitsizlik ve kederden kurtulmalarıdır. Tevekkülden mahrum olmak büyük bir eksikliktir. Hadisi-i şerifte "Allâhü Teâlâ'ya tevekkül, imanın yarısıdır." buyrulmuştur. Bir mümin bilir ki herhangi bir hâdisenin olması için sebeplerin mevcut olması kâfi değildir. Allâhü Teâlâ'nın dilemediği bir hâdise hiçbir zaman vücuda gelemez. Ve Allâhü Teâlâ'nın dilediği bir şeye de hiçbir kuvvet mâni olamaz. Ancak tevekkül, sebeplere sarılmaya mâni değildir. Allâhü Teâlâ birçok hâdiseyi birer sebebe bağlamıştır. O halde Allâhü Teâlâ’nın sünnetine riayet lazımdır. Kuvvet, sebeplere güvenmekte değil, Allâhü Teâlâ'ya dayanmaktadır. Tevekkül de mağrur olup kendini koyuvermek değil, Allâhü Teâlâ'nın gösterdiği yolda gücü yettiği kadar vazifeye dikkat, Allâhü Teâlâ'nın emir ve yasaklarına riayet, kusurunu itiraf ile beraber Allâhü Teâlâ'nın kudretine itimat edip netice hakkında telâşa düşmeksizin onun iradesine teslim olmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) devesini bir şeye bağlamadan dışarıda bırakıp huzuruna giren Amr İbn-i Ümeyye'ye "Deveni bağladıktan sonra tevekkül et." buyurmuştur. Lokman (a.s.) oğluna şöyle nasihat etmiştir: "Yavrum! Dünya bir okyanustur. Birçok insan orada boğulmuştur. Geminin takva, yükünün iman, yelkenin de tevekkül olmasına gayret edersen işte o zaman kurtulman ümit olunur." Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "İnsanların en güçlüsü olmayı isteyen kimse Allâhü Teâlâ'ya tevekkül etsin." buyurdular. Hasan-ı Basrî Hazretlerine 'Tevekkül nedir?' diye soruldu. "Allâhü Teâlâ'dan gelene razı olmaktır." buyurdular. |
||
Etiketler: ALLÂHÜ, TEÂLÂYA, TEVEKKÜL |
|